Ahmed el-Haznevî Kuddise Sırruhû

Asıl ismi Ahmet'tir. Hazneli olduğu için Ahmet Haznevi veya Şah-ı Hazne diye anılır. Hicri 1304 -Miladi1887 yılında Hazne'de dünyaya gelmiştir.

Gençlik yıllarına doğru Hazne'den ayrılmış; Diyarbakır, Silvan, Nurşin ve Hizan medreselerinde ilim öğrenmiştir.  Devrin ileri gelen mürşid-i kamilleri ve onların halifelerinden ders almış ve medreselerinden mezun olmuştur.

Şah-ı Hazne kuddise sırruhûnun 15 yılı aşan tahsil hayatı aynı zamanda savaş dönemine rastlıyordu. Suriye, Birinci Dünya Savaşı yıllarının ardından, önce İngilizlerin sonra da Fransızların yönetimine verilmiş bir bölgeydi. Müslüman halk zor günler yaşıyordu.

Bu savaş döneminde Şah-ı Hazne kuddise sırruhû, Nurşin'deki mürşidi Muhammed Diyauddin hazretlerini ziyaret etmek için çoğu zaman yaya, kimi zaman da atlı olarak Hazne ile Nurşin arasında kilometrelerce yol gidiyordu.

Şeyh Ahmet el-Haznevî kuddise sırruhû, insanların her türlü sorusuna fetva verebilecek düzeyde fıkıh bilgisine sahipti. Devrinin alimleri onun fetvalarına çok itibar ederdi. Döneminin büyük alimleri arasındaydı.

Ahmet el-Haznevî kuddise sırruhû Muhammed Diyauddin hazretlerine intisap etmiş, onun hizmetinde seyr-i sülukunu tamamlamış ve bu büyük veliden halifelik almıştır. Suriye'de irşada başlayınca her taraftan insanlar dergahına gelmiştir. Şah-ı Hazne namıyla meşhur olmuştur.

Ahmet el-Haznevî kuddise sırruhû yumuşak huylu, hoşgörülü bir zattır. Huzuruna gelenlere yol göstermiştir. Onun dergahına gelen müminler bütün gönülleriyle ona bağlanmışlardır. İnsanlar ona çok muhabbet beslemişlerdir.

Şah-ı Hazne kuddise sırruhû, işgal kuvvetleri tarafından Haseke şehrinde zorunlu ikamete tabi tutulmuştur. Bulunduğu her beldede madden ve manen insanlara faydalı olmayı şiar edinmiş bu büyük veli, oraya yerleşince su kuyuları açtırmıştır. Fransızlar bu su kuyularının hepsine el koymuş ve bölgedeki bir aşiret reisine vermiştir.

Ahmet el-Haznevî hazretlerinin Haseke'de bulunmasından da rahatsız olan işgalciler, bu sefer kendisini Deyrizor’da zorunlu ikamete tabi tutmuştur. Şah-ı Hazne kuddise sırruhû, bütün bu zor şartlar altında irşadına ve hizmetine devam etmiş, göç etmek zorunda kaldığında Resulullah sallallahu aleyhi vesellemin ve ashab-ı kiramın hicretini hatırlatarak sevenlerini teselli etmiştir. Nitekim Deyrizor’dan da ayrılmak durumunda kalmıştır.

Şah-ı Hazne kuddise sırruhû ailesiyle ve müritleriyle yola koyulmuştur. Suriye'nin içinde bulunduğu şartlarda irşad vazifesini sürdürebileceği, ilim talebeleriyle şenlendirebileceği bir yer aramıştır. Nihayet Hazne'yi ve Telnaruf'u mesken tutmuştur. Şeyh Ahmet el-Haznevî kuddise sırruhû kış mevsiminde memleketi Hazne'de, yaz mevsiminde Telmaruf köyünde ilim ve irşad hizmetlerini sürdürmüştür.

Şah-ı Hazne kuddise sırruhûnun Mektubat isimli bir eseri vardır. Bu eser, oğlu Mevlana İzzettin Haznevî Hazretleri tarafından derlenmiştir. Eser, Şeyh Ahmet el-Haznevî kuddise sırruhûnun halifelerine ve çeşitli zatlara yazdığı mektuplardan oluşmaktadır.

Şeyh Ahmet el-Haznevî kuddise sırruhû, Hicri 1369 – Miladi 1950 senesinde ahirete irtihal etti. Altın silsile ondan sonra Gavs-ı Kasrevî Seyyid Abdülhakim el-Hüseynî kuddise sırruhû ile devam etti.