MEDİNE-İ MÜNEVVERE’DEN MERV’E

Nakşibendî tarikatının Hazreti Ebû Bekir (radıyallahu anh) üzerinden günümüze ulaşan silsilesine Altın Silsile denir. Bu mübarek silsilenin başında Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) bulunur. Ondan sonra sırasıyla Hazreti Ebû Bekir ve Hazreti Selmân-ı Fârisî (radıyallahu anhümâ) gelir.

Hazreti Selmân-ı Fârisî, hadîs-i şeriflerde Ehl-i Beyt’ten sayılmıştır. Ondan sonra silsile, iki Ehl-i Beyt imamı olan Ebû Muhammed Kâsım ve Câfer-i Sâdık (radıyallahu anhüm) hazretleri ile devam eder. Bu döneme Sıddîkiyye ya da Bekriyye ismi verilmiştir. Bu dönemdeki büyük zatlar Medine-i Münevvere’de yaşamışlardır. Altın silsilede Câfer-i Sâdık hazretlerinden sonra sırasıyla Bâyezîd-i Bistâmî, Ebü’l-Hasan Harakânî, Ebû Ali Farmedî, Yûsuf Hemedânî hazretleri (kaddesallahu esrârahüm) gelir.

Bâyezîd-i Bistâmî hazretleri, tasavvufun iki ana damarından birinin pîri olarak kabul edilir. Diğer damarın pîri ise Cüneyd-i Bağdâdî hazretleridir. Bu iki zat tasavvuf tarihinde çok önemli bir yere sahiptir.

Ebü’l-Hasan Harakânî hazretleri de çok büyük bir velîdir. Kabri, Bâyezîd-i Bistâmî hazretlerinin de kabrinin bulunduğu İran’ın Şahrud beldesindedir. 

Ebû Ali Farmedî hazretlerinin kabri, İran’ın Tûs şehrindedir. Onun halifesi Yûsuf Hemedânî hazretleri ile Altın Silsile, İran’dan Merv’e ve Horasan’a, oradan da Türkistan’a ulaşmıştır.

Yûsuf Hemedânî hazretleri, Ahmed Yesevî ve Abdülhâlık Gucdüvânî hazretleri gibi büyük zatların mürşid-i kâmilidir. Onun vesilesiyle tasavvuf Orta Asya’da yayılmıştır. Bu döneme, Bâyezîd-i Bistâmî hazretlerine ithafen Tayfûriyye ismi verilmiştir.