Muhammed Baba Semmasi Kuddise Sırruhû

Muhammed Baba Semmasi hazretleri, Buhara'ya 3 mil uzaklıktaki Ramiten’in köylerinden Semmas'ta doğmuş olup doğum yılı belli değildir.

Muhammed Baba Semmasi hazretleri üzüm bağında çalışır, asmalarının bakımını kendi elleriyle yapardı. Cömertti, müritlerine bol bol ikramlarda bulunurdu. Akıl ve nakil yoluyla gelen ilimleri okuyup ilim dallarının hepsinden hissesini aldı ve allame oldu.

İlmini ikmal edince Ali Ramiteni kuddise sırruhû ile sohbet edip onun kontrolünde mücahedeye ve nefsi terbiyeye başladı. Kendisine nasip olan feyiz ve kerametlerle arkadaşlarından daha ileriye giderek öne çıktı. Ali Ramiteni hazretleri vefatı yaklaştığı sırada Muhammed Baba Semmasi kuddise sırruhûyu halife olarak seçip makamına oturttu ve sırrını açarak diğer müridlere şunu söyledi: "Bu zata bağlanıp emrini tutunuz. Yaşadığı sürece yolundan ayrılmayınız."

İşte bu şekilde mürşidinden irşad yetkisi alan Muhammed Baba Semmasi hazretleri de çoğu Hacegan piri gibi tasavvufta yüksek derecelere kavuşmalarına vesile olduğu veli makamındaki müritlerinden dördünü kendisine halife seçmiştir. Bunlardan birincisi Hace Sufi Suhari kuddise sırrıhû, ikincisi kendi oğlu Hace Muhammed Semmasi kuddise sırrıhû, üçüncüsü Mevlana Danişmend Ali kuddise sırrıhû, dördüncüsü ise Seyyid Emir Külal kuddise sırrıhûdur.

Şah-ı Nakşibend kuddise sırruhû doğmadan önce Muhammed Baba Semmasi hazretleri onun doğduğu köyden geçerken, “Bu yerden büyük bir zatın kokusu geliyor. Pek yakında burası, Kasr-ı Arifan - Arifler Sarayı olur” buyurdu. Daha sonra bir gün yine oradan geçerken. “Şimdi o güzel koku daha da çok geliyor. Ümit ederim ki o büyük zat dünyaya gelmiştir” buyurdu.

Böyle buyurduğu zaman Şah-ı Nakşibend hazretleri doğalı üç gün olmuştu. Dedesi çocuğu alıp Muhammed Baba Semmasi hazretlerine getirince. “Bu bizim oğlumuzdur, biz bunu kabul eyledik” diyerek talebelerine, “Kokusunu aldığım işte bu çocuktur. Zamanının rehberi olacaktır” buyurdu. Sonra halifesi Emir hazretlerine bu çocuğun iyi yetiştirilmesini tembih etti.

Nakşibendî tarikatının kurucusu, Şah-ı Nakşibend hazretlerini halifesi Seyyid Emir Külal hazretlerine emanet ederek ahirete irtihal etti. Böylece Altın Silsile ondan sonra Seyyid Emir Külal kuddise sırrıhû ile devam etti. Vefat tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Hicri 736 - Miladi 1335 veya 1336 yılında vefat ettiği tahmin edilmektedir.