Muhammed Diyâüddin Kuddise Sırruhû

Muhammed Diyâüddin hazretleri, Hicri 7 Cemaziyelahir 1272, Miladi 14 Ocak 1856 tarihinde Bitlis'in Hizan ilçesine bağlı Usba köyünde dünyaya gelmiştir. Çocukluk yıllarını Bitlis, Muş, Siirt illerinde bulunan medreselerde ilim öğrenerek geçirmiştir.

Muhammed Diyâüddin kuddise sırruhûnun babası Abdurrahman et-Tâhî kuddise sırruhû, Seyda lakabıyla anılan büyük bir alimdi. Altın silsilenin halkalarından biriydi. Nakşibendî-Halidî mürşid-i kamiliydi. Bu vesileyle Muhammed Diyâüddin hazretleri çok mübarek bir ailede ve alimlerin, ariflerin yanında yetişmiştir.

Abdurrahman et-Tâhî kuddise sırruhûnun halifesi Şeyh Fethullah el-Verkânisî kuddise sırruhû, mürşidinin oğlu ve kendisine emaneti olan Muhammed Diyâüddin hazretlerini en güzel şekilde yetiştirdi. Seyrüsülûkünü tamamlattı, ona halifelik verdi.

Muhammed Diyâüddin kuddise sırruhûnun irşadı çetin bir döneme denk gelmişti. 1914’te başlayan ve 4 yıl süren Cihan Harbi birçok cephede bütün Osmanlı coğrafyasının etrafını sarmıştı. Cihan Harbi süresince ve sonrasında Muhammed Diyâüddin hazretlerinin bulunduğu bölgede Ermenilerle, Ruslarla savaşılmıştır.

Seferberlik haline ve düzenli orduya takviye olarak bu savaşa eli silah tutan herkes milli mücadele ruhuyla iştirak etmiştir. Bu süreçte sofileriyle birlikte Muhammed Diyâüddin kuddise sırruhû da savaşmıştır. Kardeşi Muhammed Said hazretleri ile pek çok müridi şehit olmuştur. Katıldığı bir çarpışma sırasında sağ koluna top mermisi isabet etmiştir. Böylece sağ kolunu gaza yolunda kaybetmiştir.

Muhammed Diyâüddin hazretleri halk arasında Hazret namıyla meşhur olmuştur. Siyanis köyünde bir mescid ve medrese kurmuştur. Bilvanis köyünden Seyyid Muhammed hazretleri, Suriye sınırında bulunan Hazne köyünden Ahmed el-Haznevî hazretleri ve daha niceleri bu mescid ve medreseden istifade etmiştir.

Muhammed Diyâüddin hazretleri, Ahmed el-Haznevî kuddise sırruhû ile özel olarak ilgilenmiştir. Bİlvanisli Seyyid Muhammed hazretleri zaman zaman oğlu Abdülhakîm el-Hüseynî hazretlerini de yanında getirmiş, onun da Siyanis'teki dergâhtan ve medreseden faydalanmasını sağlamıştır. Böylece altın silsileyi devam ettirecek Şah-ı Hazne kuddise sırruhû ve Abdülhakîm el-Hüseyni kuddise sırruhû, Muhammed Diyâüddin hazretlerinden manevi terbiye görmüştür.

Muhammed Diyâüddin kuddise sırruhû ilme çok önem verirdi. Cephede savaşırken bile ilim talebelerini yanından ayırmazdı. Bir gün ilim talebelerinin yokluğunu fark ettiğinde cephedekileri ikaz etti. İlim olmazsa savaşmanın bir anlamı olmayacağını beyan etti. Nakşibendî-Halidî mürşid-i kamillerinin nerede olurlarsa olsunlar, harp meydanında bile olsalar ilim talebelerini yanlarından ayırmayacaklarını sevenlerine yaşayarak öğretti.

Hazret kuddise sırruhû son yıllarını Siyanis köyünde geçirdi. Vefatından bir yıl kadar önce ikamet yerini Nurşin'e taşıdı. Hicri 27 Recep 1341 - Miladi 15 Mart 1923 Cuma günü, sabah namazından sonra ahirete irtihal etti. Vefat ettiğinde 67 yaşındaydı. Vasiyeti üzerine Nurşin'de medfun bulunan babası Seyda-i Tâhî kuddise sırruhûnun yanına defnedildi.

Muhammed Diyâüddin hazretlerinin irtibat halinde bulunduğu kişilere yazdığı mektuplar, Halifesi Şeyh Alaeddin el-Verkânisî hazretleri tarafından kaleme alınmıştır. Bu esere “Mektubât-ı Hazret” ismi verilmiştir.

 

Altın silsile Muhammed Diyâüddin kuddise sırruhûdan sonra Şeyh Ahmed el-Haznevî kuddise sırruhû ile devam etmiştir.