Seyyid Sıbgatullah Arvâsî Kuddise Sırruhû

Seyyid Sıbgatullah Arvâsî hazretleri ehl-i beyttendir. Ailesi ilmiyle ve irfanıyla meşhur bir ailedir. Bitlis'in yaklaşık 50 km kadar güneydoğusundaki Hizan, memleketidir. Bu vesileyle Gavs-ı Hizanî olarak tanınır.

Henüz genç yaştayken Van'daki medreselerde eğitim görmüştür. Şeyh Muhyiddin hazretlerinin tasavvuf sohbetlerine katılmıştır. Şeyh Halid-i Cezerî hazretlerini tanımış ve onun ilminden faydalanmıştır.

Seyit Sıbgatullah Arvâsî hazretleri, ailesi ve alimler tarafından insanları irşad edeceği yıllara hazırlanmıştır. Hocası Şeyh Muhyiddin hazretleri tarafından mürşid-i kamillerin izinden gitmesi için teşvik edilmiştir. Böylece Cizreli Şeyh Halid, Şeyh Salih, Bitlisli Şeyh Musa, Bitlisli Şeyh Abdülkadir hazretleri gibi zatlardan istifade etmiştir.

Seyyid Sıbgatullah Arvâsî hazretleri bölgenin ileri gelen alimlerinden ilim ve mürşid-i kamillerden irfan öğreniyordu. Bu vesileyle Seyyid Taha hazretlerinin müritleriyle arkadaşlık yapmaya başladı. Seyyid Taha Hazretleri Van'ın Nehri kasabasında yaşıyordu. 1840 yılında Seyyid Taha hazretlerine intisap etti. Yıllarca mürşidinden manevi terbiye gördü. Bu süre zarfında Seyyid Taha kuddise sırruhû, Seyyid Sıbgatullah Arvâsî hazretlerini insanlığı irşad edeceği zamanları hazırladı.

Seyyid Sıbgatullah Arvâsî hazretleri, Seyyid Taha hazretleri tarafından insanları irşad etmekle görevlendirildikten sonra, Bitlis'in Hizan köyüne yerleşmiştir. Orada bir mescid ve dergah yaptırmıştır. Bütün Nakşibendî-Halidî mürşid-i kamilleri gibi ilim talebeleri yetiştirmiştir. İrşad vazifesini yürüttüğü bu yıllarda Gavs-ı Hizanî namıyla tanınmıştır.

Seyyid Sıbgatullah Arvâsî kuddise sırruhû, sözlü olarak çok az sohbet ederdi. Buna rağmen insanlar akın akın ziyaretine gelirdi. Kalabalığı görenler, duyanlar bu durumu hayret ederlerdi. Gavs-ı Hizanî hazretlerinin sohbet etmemesine rağmen ziyaretçilerinin neden bu kadar çok olduğunu merak ederlerdi. Gavs-ı Hizanî hazretleri bu hususta şöyle buyururdu. “Sükutumuzdan faydalanmayanlar, konuşmamızdan hiç anlamazlar.” Sıbgatullah Arvâsî kuddise sırruhûnun sohbeti maneviydi. Nakşibendî tarikatının sohbet yolu olduğunu Şah-ı Nakşibend hazretleri beyan etmiştir. Sohbet bir araya gelmek, yakınlık kurmak, karşılıklı muhabbet beslemek demektir. Nakşibendîler, ilim, ibadet, zikir, hizmet meclisleri gibi hayırlı meclislerde bir araya gelirler. Mürşid-i kamillerinin zahirin huzurunda oldukları ve olmadıkları zamanlarda sohbetlerini devam ettirirler.

Gavs-ı Hizanî hazretlerinin Minah adlı eseri vardır. Minah, manevi bahşiş ve hediye anlamına gelir. Bu eserde Seyyid Sıbgatullah Arvâsî kuddise sırruhûnun hikmetli sözleri toplanmıştır. Bu eser dahi Gavs-ı Hizanî hazretlerinin irşadı boyunca ne kadar az ve öz konuştuğunun delilidir.

Seyyid Sıbgatullah Arvâsî hazretleri 1870 yılında humma hastalığına yakalanmıştır. Mübarek Ramazan ayında bir gün öğle namazını kıldıktan sonra rahatsızlanmıştır ve Cenâb-ı Hakk'a kavuşma vaktinin geldiği anlaşılmıştır. Gavs-ı Hizanî hazretleri ardında nice halifeler, kamil zatlar bırakarak ahirete irtihal etmiştir. Altın silsile ondan sonra Abdurrahman-ı Tâhî kuddise sırruhû ile devam etmiştir.