Seyyid Tâhâ en-Nehrî Kuddise Sırrıhû

Abdülkadir Geylanî hazretlerinin soyundan gelir. Seyyid Abdullah Hakkarî hazretlerinin yeğenidir. Hakkarili olduğu için Hakkarî, Nehri’de irşad yaptığı için Nehrî diye anılır.

Seyyid Abdullah Hakkarî hazretleri, yeğeni Seyyid Tâhâ hazretleri ile birlikte Süleymaniye'ye gidince Mevlânâ Halid-i Bağdadî hazretleri kendisine Seyyid Abdülkadir Geylanî hazretlerine teveccüh yapmasını tavsiye etmişti. Abdülkadir Geylanî hazretlerinin teveccühte Mevlânâ Halid-i Bağdadî kuddise sırruhûya bağlanmasını işaret etmesi üzerine Seyyid Tâhâ hazretleri mürşid-i kamilini buldu. Kısa sürede bu yolda ilerledi. Yüksek mertebelere erişti. Manevi makamları müşahede etti. Tasavvufi terbiyesini tamamladı. Mürşidi Mevlânâ Halid-i Bağdadî hazretleri ona insanları irşad etme izni verdi.

Seyyid Tâhâ kuddise sırruhû, Nakşibendî-Halidî yolunu Anadolu topraklarında yayması için mürşid-i kamili Mevlânâ Halid-i Bağdadî kuddise sırruhû tarafından Nehri beldesine gönderilmişti. Bu büyük veli, Nehri’de irşad faaliyetlerine başlayınca dört bir yandan insanlar dergâhına akın etti.

Bir gün İran'da Şii mezhebine bağlı olan devrin hükümdarı Şah Muhammed bir rüya gördü ve ehli sünnet inancına bağlanmak istedi. Etrafındakilere sordu soruşturdu. Dönemin sünni alimleri Van'ın Nehri kasabasındaki Allah dostluğunu işaret ettiler. Devrin gönül sultanı odur dediler. Şah Muhammed de Seyyid Tâhâ hazretlerine bir mektup yazdı. Dini ve tasavvufi konularda kendisine rehberlik edecek bir hoca göndermesini istedi. Seyyid Tâhâ hazretleri Nehri’deki dergahında yetiştirdiği Abdurrahim adlı bir vekilini İran'a gönderdi. İran Şahı bunun üzerine Seyyid Tâhâ kuddise sırruhûya büyük hediyeler gönderdi. Seyyid Tâhâ Nehrî hazretleri bu hediyeleri kabul etmedi ve devrin Osmanlı Padişahı Sultan Abdülmecit Han’a ulaştırdı.

Mürşid-i kamiller irşad vazifesini Allah Teâlâ'nın rızası için yerine getirirler. Tamamen Kur'an-ı Kerim ve sünnet-i seniyye ışığında hareket ederler. Seyyid Tâhâ hazretleri bu hususu halifelerinden Sıbgatullah Arvâsî hazretlerine şöyle açıklamıştır. “Bir kişi ihlas ve muhabbet sahibi olup Kur'an ve sünnetin ölçülerine göre amel yapıyorsa biliniz ki o zat Allah dostudur. İsterse bu kişide hiçbir keramet görünmesin.”

Seyyid Tâhâ kuddise sırruhû bir gün ikindi vakti bahçede sofileriyle oturmaktayken kendisine iki tane mektup verildi. Mektubu damadı Abdülahat hazretleri okudu. Aradan bir müddet geçti ezan okundu. Seyyid Tâhâ hazretleri artık gitme zamanımız geldi dedi.

Sonra ikindi namazı için mescide gitti. Ardından dervişlerine hatme yaptırdı. Odasına çekildi. 12 günlük bir hastalıktan sonra Hicri 1269 - Miladi 1853 senesinde ahirete irtihal etti. Altın Silsile ondan sonra Seyyid Sıbgatullah Arvâsî kuddise sırruhû ile devam etti.