Seyda Hazretleri

Muhammed Râşid hazretleri hicrî 22 Şevval 1348 – milâdî 23 Mart 1930 tarihinde Siirt’in Baykan ilçesinin Siyanis köyünde dünyaya geldi. Babası Nakşibendî – Hâlidî şeyhlerinden Gavs-ı Kasrevî Abdülhakîm el-Hüseynî hazretleridir. Muhammed Râşid el-Hüseynî hazretleri “Seyyid”, “Seydâ”, “Sultan” unvanlarıyla anılır. Seyyid unvanı Peygamber Efendimiz’in (sallallahu aleyhi vesellem) Hazreti Ali’den (radıyallahu anh) ve Hazreti Fâtıma’dan (radıyallahu anhâ) devam eden soyuna verilen bir unvandır. Özellikle Hazreti Hüseyin’in (radıyallahu anh) soyundan gelenlere “Seyyid” veya “el-Hüseynî” denir. Şeyh Seyyid Muhammed Râşid hazretleri de Hazreti Hüseyin’in (radıyallahu anh) soyundan geldiği için bu unvanlarla anılmıştır.

Seydâ, medrese âlimlerine ve her biri aynı zamanda âlim olan Nakşibendî – Hâlidî şeyhlerine sıkça verilen bir unvandır. Sultan ise, asıl saltanatın dünya saltanatı değil âhiret saltanatı, asıl zenginliğin mal mülk zenginliği değil mânevî zenginlik olduğunu belirtmek amacıyla Seydâ hazretleri gibi büyük irşada vesile olmuş mürşid-i kâmiller için kullanılır.

İlim Tahsili ve Dergâh Hizmeti

Seydâ hazretleri klasik usulde medrese ilimleri tahsil etti ve icâzet aldı. İlim tahsilinden ve askerlikten sonra babasının dergâhında hizmete yöneldi. Gençliği önce ilimle sonra da babasının dergâhında hizmetle geçti. Onu Kasrik köyü başta olmak üzere babasının irşad vazifesini yürüttüğü yerlerde gören bütün şahitler bu hakikati dile getirirler. “Sanki mürşid-i kâmilin oğlu değil de köyün bir hizmetçisi gibiydi.” derler.

Şeyh Seyyid Abdülhakîm el-Hüseynî [kuddise sırruhû] 1971 baharında Menzil köyüne yerleştikten sonra ilk iş olarak cami ve medrese inşası, su çıkarma gibi faaliyetlerde bulunulmuştu. Seydâ hazretleri de aynı hizmet ahlâkıyla bütün bu faaliyetlerin can damarında yer aldı.

Menzil’de İrşad Dönemi

1968’de kendisinden halifelik aldığı Gavs-ı Kasrevî hazretlerinin 1972 yılında âhirete irtihâl etmesinden sonra Menzil köyünde irşada başladı. İrşadı ülkemiz sınırlarını da aşarak dünyaya yayıldı. Sevenleri, ziyaretçileri, müridleri her geçen gün çoğaldı.

Seydâ Muhammed Râşid el-Hüseynî hazretleri 1970’li yılların politik çatışma ortamında birbirlerinin canlarına kastetmiş insanları bir safta, bir sofrada buluşturmuştur. Türklerle Kürtlerin, sağcılarla solcuların, muhacirlerle yörüklerin kaynaşmasına vesile olmuştur. Onun dergâhına gelenler, onun elini tutanlar, onun çorbasından içenler en keskin ayrılıkları, husumetleri, önyargıları bir anda unutuvermiştir. Bu büyük velî, birbirlerinin dilini dahi bilmeyen, halini tavrını garipseyen, çok farklı kültürlere mensup kimseleri o sessiz irşadıyla kaynaştırıvermiştir.

Seydâ Muhammed Râşid el-Hüseynî hazretleri 1983 – 1986 yılları arasında önce Gökçeada’da daha sonra Ankara’da zorunlu ikamete tâbi tutuldu. 1986’da Menzil köyüne döndü ve irşada devam etti. Hicrî 6 Cemâziyelevvel 1414 – milâdî 22 Ekim 1993 Cuma günü Ankara’da Hacettepe Tıp Fakültesi Hastanesi’nde vefat etti. Menzil köyüne, babası Gavs-ı Kasrevî hazretlerinin yanına defnedildi.