Bahrü’l-Fevâid

Ebû Bekir el-Kelâbâzî kuddise sırruhû, nisbesini Buhara’nın bir mahallesi olan Kelâbâz’dan almaktadır. Tasavvufla ilgili iki önemli eseri olduğu halde, sûfîleri anlatan tabakat kitaplarında kendisine yer verilmemiştir. İbn Kutluboğa ve Leknevî gibi, daha ziyade Hanefî fıkıh âlimleri hakkında bilgi veren müellifler, bir Hanefî fakihi olması dolayısıyla ondan söz ederler.

Bu kitap, tasavvufî hadis şerhlerinin ilk örneklerinden olması ve aynı zamanda tasavvufî yaklaşım ve anlayışların hadislerle temellendirilmesine de öncülük etmesi açısından son derece önemlidir. Ebû Bekir el-Kelâbâzî kuddise sırruhûnun günümüze kadar gelebilmiş iki eserinden biri olan Bahrü’l-Fevâid, en az Taarruf kadar önemli bir eseridir.

Eserde ibadet, tasavvuf, ahlâk ve edeple ilgili iki yüz yirmi iki hadis-i şerif şerhedilmiştir. Bunlar şerhedilirken ayrıca sekiz yüz beş hadisten istifade edilmiştir. İki yüz yirmi iki hadisin yüz altmış sekizi Kütüb-i Sitte, el-Muvatta, Dârimî ve Ahmed b. Hanbel’in eserlerinde, geri kalan elli beş hadisin kırk dokuzu da ikinci derecedeki hadis kitaplarında yer alır.

Kelâbâzî bu eserinde, ahlâk ve ibadetle alakalı yüze yakın şeyhten dinlediği iki yüz yirmi üç hadis-i şerifin tasavvufî şerhini yapmıştır. Hadislerin hikmet ve incelikleri üzerinde durmuş, isnatlı olarak zikrettiği hadisleri âyet, hadis, sahabi sözleri, Arap örf ve adetleri, darb-ı mesel, şiir ve sûfî sözleriyle izah etmiştir. Seçilen hadis-i şeriflerin konularına bakıldığında, ahlâk ile tasavvufî hayatın ağırlıklı olduğu görülür.

Eserde, selef-i sâlihîn akîdesinin hâkim olduğu ve ibadet, ahlâk, itikad gibi konularda Kur’an ve sünnet çizgisinde bir yol izlendiği görülmektedir. Daha sonraki dönemlerde, özellikle tasavvufî tefekkür ve İş‘ârî anlayışa uygun olarak yapılan şerhleri ile Kelâbâzî ve eseri Meâni’l-Ahbâr, bazı meşhur sûfîleri etkilemiş ve onlara kaynaklık etmiştir.