Er-Riâye

Tam adı Ebû Abdullah Hâris b. Esed el-Anezî olan Muhâsibî, Basra’nın en seçkin sûfîsidir. Hicri 165 – Miladi 781 yılında Basra’da dünyaya geldi. Hicri 243 – Miladi 857 senesinde vefat etti. Nefis muhasebesi hususundaki titizliğinden dolayı “Muhâsibî” diye tanınmıştır.

Hâris el-Muhâsibî kuddise sırruhûnun eserleri içinde en kapsamlı ve en önemli olanı, er-Riâye li-Hukûkillâh adlı eseridir. Tasavvufî yaklaşımını sistemli olarak bu kitabında bulmamız mümkündür. Dolayısıyla er-Riâye, Muhâsibî hazretlerinin ve anlayışı hakkında en önemli kaynak; aynı zamanda sûfî düşüncenin ilk sistematik eseri durumundadır.

Hâris el-Muhâsibî kuddise sırruhû, İmam Gazâlî hazretlerinin manevi hocasıdır. er-Riâye, âdeta İhyâü Ulûmi’d-Dîn’in kaynağı gibidir. İhyâ’nın pek çok yerinde er-Riâye’den iktibaslara rastlanır.

er-Riâye, ilk önce Allah’ın hukukuna riâyet etmenin ne demek olduğunu derin tahlillerle izah eder. Müellif, Allah’ın hukukundan ne anlaşılması gerektiğini teker teker açıklar. İlerleyen bölüm tamamıyla ahlâkla ilgili hususların tahliline ayrılmıştır. Birbirine taban tabana zıt olan riya ve ihlâs kavramları başta olmak üzere, riyaset (baş olma tutkusu), mübâhat (önemsemezlik, vurdumduymazlık), tefâhür (övünme), tehâsüd (hasetleşme), üstün gelme arzusu gibi ahlâkî kavram ve kelimelerin tahlili yapılır.

Hâris el-Muhâsibî kuddise sırruhû, tasavvufî muhasebe düşüncesiyle insanın nefsini imar etmenin gereğini vurgulamış ve insanı “ahlâkî varlık” olarak tanımlamaya çalışmıştır. er-Riâye bu muhasebenin manevi ve uhrevî boyutunu ortaya koymuştur.