Sıdk

Sözlüklerde doğruluk, dürüstlük, çıkar düşüncelerinden uzak olmak, yürekten bağlılık, sözlerin gerçeğe uygun olması, göründüğü gibi olma gibi anlamalara gelen “sıdk”, tasavvufun son derece önemli kavramlarından biridir.

Denmiştir ki: “İşin direği (başı) sıdktır. Her iş onunla tamam olur, onda nizamını bulur. Nübüvvetin hemen altındaki derece sıdktır. Allah Teâlâ: ´Onlar, Allah´ın kendilerine ihsanda bulunduğu nebîler ve sıddıklarla beraberdir´ (Nisa, 69) buyurmuştur.”

Bu ayette geçen “sıddıklar”la ilgili İbn Acîbe hazretleri şunları söylemektedir: “Sıddıklar, bazen delil ve ayetlerde tefekkür basamaklarında yükselerek, bazen de manevi temizlik ve riyazet merdivenlerinde ilerleyerek nefslerini irfan burçlarına yükseltmiş kimselerdir. Onlar eşyanın (yaratılmış olan her şeyin) aslına ulaşmışlar ve onların hakikatinden haber vermişlerdir.”

Sıdk, kişinin amellerinde, sözlerinde, niyetlerinde samimi olması, amellerini sadece Allah rızası için yapması ve her türlü hile ve kandırmacadan uzak olmasını ifade eder. Her işinde doğru olan, hareketlerinde ve sözlerinde samimi olup art niyet taşımayan vefa ehli kimselere sâdık denir. Öyle ki sâdıklar Kur’an-ı Kerim’de imanları, sebat ve gayretleri, mal ve canlarıyla cihat etmeleri, namazlarını aksatmamaları, zekâtlarını tastamam vermeleri, akrabalarına, yetimlere ve fakirlere yardım etmeleri, sözlerinde durmaları, Allah’a karşı gelmekten sakınmaları, sâlih amel işlemeleri ve insanlara iyilikte bulunmaları sebebiyle övülmüştür.