Tarikat
“Tarik” kelimesinin çoğuludur ve yol, usul, metod ve yöntem gibi anlamlara gelir. Tasavvufî bir kavram olarak ise, Cenab-ı Hakk’ın rızasına layık bir kul olabilmek için bir mürşid-i kâmilin rehberliğinde gidilen ve kendine has usul, edep ve erkânı olan yol anlamına gelir.
Tarikatta temel esas, kişinin nefsini terbiye etmesi, bâtınında ve zâhirinde güzel ahlâka ulaşması ve Allah’ın kendisini her an gördüğü şuurunu kazanmasıdır. Tarikatlar Kur’an ve sünnetin dışında herhangi bir usul ve erkân öneremezler; Şer-i Şerif’e muhalif hiçbir bâtın ve zâhir hale rıza gösteremezler. Aksi durumda Hakk’a götüren hak bir yol olmaktan çıkar, bâtıla götüren bir bid’ate dönüşürler. Bu sebeple bu çizgideki tarikatlar ilme büyük önem vermişler ve bizzat kendileri alim yetiştirmeye gayret etmişlerdir. Tarikatların bu müstakim çizgide kalmaları tarih boyunca ulema tarafından denetlenmiş, aykırı hal ve uygulamalar eleştirilmiş ve hatta cezalandırılmıştır.